
Bu satırları yazmadan önce Fenerbahçe forumlarında, gazete köşelerinde, sokakta, kahvede ve bilumum yerde, yüreğindeki Fenerbahçe sevgisinden zerre şüphe duymayacağım insanlar Kezman'a sallıyordu..Sinirli bir şekilde konuşanları dinledik, yazılanları da okuduk.. Misal en son Alper Abi "
Lütfen artık gider misin?" yazmış, oradan Hayatım Fenerbahçe'ye bakıyorum.Orada da "
Kezman üzülmesin" başlıklı bir yazı vardı, ki daha önce bu tarz okkalı bir eleştiri yazısına şahit olmamıştım o sayfalarda.. Donnie Brasco da "
Ne por favoru ya" demiş..Bu tarz bir sürü yazı okudum son 2 gündür..
Bütün bunları neden yazdım? Zor bir şeydir, nerdeyse tüm cemaatin öfkeyle baktığı bir adamı savunmak..Zor bir şeydir, insanlara bu denli kızmaya hakları varken sakin olun demek.. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, Kezman'ı her şeye rağmen seven bir adamım. Daha girişte tüm dikkatlari üzerimize çektik ama alışığım ben bu duruma. Arkadaş grubu arasında "
Kezman o penaltıyı bilerek kaçırdı" komplosuna körü körüne inanmış kişiler arasında bile, Kezman'ı savunmuşluğum var. Futbol sevdası garip bir şey. İlginç önyargılarınız oluyor ve ne yazık ki bunlar bende de fazlasıyla mevcut.
Semih Şentürk ya da
Deivid'in Fenerbahçe'ye katkısı, Mateja Kezman'a oranla çok fazladır.Hatta böyle kıyaslamayı yapmak bile saçma gelebilir kimilerine. Fakat bu 3 oyuncudan hangisin önümüzdeki yıl takımda kalmasını istersin diye sorsalar, kesinlikle Kezman derim. Durun.Hemen küfretmeye başlamayın. Sonunda benimle aynı şeyleri düşünmeyeceğinizi bilsem dahi, yazıyı sonuna kadar okumanızı isterim..

Tekrarlıyorum..Mantık değil, duygu ön planda benim için..Yani en azından bu olayda. Bu tıpkı
Ariel Ortega sevdam gibi bir şey. Elbette Ortega, Fenerbahçe formasıyla izlediğim en süper yabancı oyuncudur.Benim için ondan klas yabancı topçu yoktur.Bunlar ayrı mesele ama demek istediğim; bazı durumlar oluyor, herkes olaya negatif bakarken, sen daha pozitif bakıyorsun. Bu da tamamen o kişiyi sevmenden kaynaklanıyor. Bugüne kadar Kezman'a gereğinden fazla şans tanınmıştır..Bu doğru..Hiçbir oyuncu Fenerbahçe'den büyük değildir..Bu da doğru..ama nedense Kezman'a bu kadar yüklenmeyi anlamsız buluyorum. Hem de bunu en az hak ettiği bir maçtan sonra..
Daha önce de belirtmiştim, o penaltı olayında esas suçlu
Zico'dur. Zaten kendisi de bunu söyledi. Genel olarak oyuncusunu ezdirmemeye çalışan bir teknik adam kendisi ve bu yüzden öyle konuştu denebilir. Lakin dönüp dolaşıp geleceğimiz nokta Zico'nun orada büyük hatası olduğudur. Olaydaki ikinci önemli isim Alex ise, basına yansıyan şeyler doğruysa, o pozisyonda önce kararsız kaldığını, akabinde topu Kezman'a bıraktığını söylemiş...ve eklemiş :
"Orada atışı ben kullancağım diye diretseydim, Fenerbahçe'deki Brezilyalılar çetesi diye haberler çıkardı. İnsanlar bir garip.." Alex bence de doğru olanı yaptı. Orada Kezman'ın atış yapmasını engelleyebilecek tek kişi vardı, o kişi de Zico. O da bizim gibi izledi, daha sonradan kaçan bu penaltının ehemmiyetini fark etmiş olacak ki, maç sonu basın toplantısında hayli gergindi.

Zico bu durumu engellese, Kezman problem çıkartabilirdi, denebilir..Evet, böyle bir ihtimal de vardır. Bir de onun üzerine konuşalım. Genelde futbolcuyu kazanmayı hedefleyen yapıda bir adam Zico..Bunu Uğur Boral'la yaşadığı olaydan hatırlıyoruz. O gün oyundan çıkmayı hazmedemeyen Uğur'la maçı bırakıp konuşmaya başladı. Aynı Uğur, Sevilla maçlarının kahramanlarındandı. Bu örnekten yola çıkarak, Zico'nun böyle bir engelleme yapmayı istemediğini düşünüyorum.
Burada tartışılacak tüm mevzularda olay Zico'ya dayanıyor. Gözlerim kapalı bir şekilde Zico'yu eleştiriyor değilim. Daha geçen hafta, yine bu blogda, Zico takımı tahmin edemeyeceğimiz noktalara taşımıştır, bu yüzden susalım ve onu alkışlayalım demiştim. Bu hadisede ise durum biraz farklı. Sanırım üst satırlardaki eleştirilerim makul tespitlerdir.Aksini iddia edenler, yorum bölümünden düşüncelerini dile getirebilir..

Gelelim Kezman'a..Bana göre bu olaydaki en masum adam. Bunu kendisini sevdiğim için söylemiyorum, sadece bu olayı baz alarak yorumluyorum. Evvela Kezman şu ana kadar sütten çıkma ak kaşık mıdır? onu tartışalım.. Elbette ki değildir. Camianın kendisinden beklediklerinin yarısını bile karşılayamamıştır. Tribünlerin ona karşı gösterdiği sabrı tüketmiştir. Geçtiğimiz sezon şampiyonluğu getiren golün sermayesini nerdeyse bu sezon ilk devrenin bitimine kadar yedi. Burada bir anket yapmıştık:
İlk yarının en kötü performansını sergileyen oyuncu kim diye.. Süper Ligdeki oyuncuları içeren bu ankette, Lincoln'le birlikte birinciliği paylaşmıştı. Peki daha sonra n'oldu? 2.yarının başında oldukça faydalıydı Kezman. Arka arkaya sıralıyordu gollerini.Gol attığı maçları küçük ve büyük takımlar diye ayırmazsak, bu cümlelere kimsenin karşı çıkacağını sanmıyorum. Tekrardan sevgi ve saygı kazanmaya başlamıştı. Sivas maçında attığı golden sonra, deplasman tribününe kadar koşarak mesajını vermişti:
"Bu gol sizin için"

Tekrar dönelim Kezman sevgime. Semih'le kıyaslanmasını hoş bulmuyorum aslında.Yine de bu hususla alakalı yorum yapmak gerekiyorsa, bana göre -kim ne derse desin- Kezman ilk tercih olmaldır. Bunun sebebi yabancı kontenjanın işgal ediyor olması yahut sezonluk aldığı para değildir. Benim futbol anlayışıma göre, şayet elinizde Kezman ve Semih tipinde iki forvetiniz varsa, Kezman tercihi daha makul olandır. Her ne kadar Alper abi bu lafıma kızacak olsa da, söylemeden edemeyeceğim; gerek kariyeri, gerekse saha içindeki mücadeleci yapısı -benim nazarımda- Kezman'ı Semih'e göre bir adım öne çıkartmakta.
Semih takma girmek için daha n'apsın? gibi serzenişleri duyar gibiyim ama en başta da belirttiğim; bendeniz, Kezman olayında biraz duygusal davranıyorum. Aynı duygusallığı Kezman'ın hatalarından, kaprislerinden kaynaklanan olası bir şampiyonluk kaybında göstereceğime söz vermiyorum tabii ki, yanlış anlaşılmasın..

Son olarak, futbolun bir kez daha ne kadar garip bir oyun olduğunun farkına vardım. Kezman o penaltıyı gole çevirse, bugün Galatasaraylılar -
muhtemelen- pozisyonun penaltı olmadığını iddia edeceklerdi..Alex penaltıyı kullansa ve gole çevirseydi, o zaman Kezman'ın "por favor" lafı başka türlü gündeme gelecekti..Peki bizler bu kadar uzun yazılar yazmak zorunda kalır mıydık o zaman?
0 yorum:
Yorum Gönder