Metrobüs
Derbiyi kışlada izleyeceğiz. Gerçi her an gol yiyebiliriz. Başımıza son dakika işi çıkabilir. Belki bir ihtimal nöbet olabilir...Ayrıyeten, o gün bizim bilet ya da torun artık her ne deniyorsa askeri jargonda işte, ondan, 327. kısa dönem elemanlar gelecek. Onları da karşılayabiliriz Tugay'da...Her şey olabilir yani. Askerlik böyle bir şey... Garip olacak benim için. Bir yandan, askerliğimin bitmek üzere olduğunun işareti olan elemanların gelmesi; öte yandan ise en kral derbi... Tuhaf olacak...Bizim metrobüs esprisini çok tuttuğumu belirteyim aklıma gelmişken. Onun dışında kim favoridir, kim değildir, maç n'olur muhabbetine hiç girmeyeceğim bu sefer. Meraklısı varsa, yorumunu yapabilir tabii. Fırsat bulmuşken, 2-3 cümle çiziktireyim dedim buradan. Boş kalmasın buralar... Şafak hesabında ise, 37 battı ve 36 diyoruz yarın için. 3 Mayıs'ta Kpds'ye gireceğim. Zorla izin kullandırtırlarsa, şafağa ekleriz birkaç gün, orası da ayrı...
Velhasıl kelam; blog alemine selam, vazifeye devam....
Yürü lan Obama, Türk medyası arkanda!
Kışladan bakınca mı öyle duruyor bilmem ama ciddi manada bir Obama rüzgarı yaşandı sanırım. Bazı gazetelerin manşetlerine, yine bazı köşe yazarlarına, televizyon programlarına ve internetteki bazı sayfalara bakınca, böyle bir yorum yapasım geldi. Nerdeyse herkesin takdirini kazanmış gibi bir hava var.Obama'ya karşı herhangi bir önyargım yok, lakin aynı zamanda gönlümün öyle çok sağlam torpil geçtiği bir isim de değildir kendisi. Umarım, bize tasvir edildiği gibi, barış elçisi olur. Sözde değil, özde barış yanlısı olur..
Bizim medya hayli sevmiş Obama'yı. Övgüler düzüyorlar. Bakalım ilerleyen günlerde fikirleri değişecek mi? Çok gördük bu tarz hadiseleri zira..Beklemedeyiz bakalım bi kenarda..
41
Elimin altında sürekli internete girme gibi bir lüks olmasına rağmen, askerliğe ve dışarıda olan bitene dair bir şeyler yazasım pek gelmiyor açıkçası. Kendimi sivil hayata saklıyorum sanırım. Bugün Fener'in maçı var. Metrobüs durakları daha sabahın erken saatlerinde kalabalıktı. Ben Şirinevler'de takılıyorum şu an. Birazdan Cevizlibağ'a geçeceğim. Üniversiteden ev arkadaşımla buluşacağım. İstanbul'da askerlik yapmak, birçok olumsuz yanına karşın hala güzel geliyor bana. Çarşı izinleri, kilitlenmezse tabii, en büyük moral kaynağı ne de olsa. Haftaiçi nasıl geçerse geçsin, haftasonu bana bir gün çarşı izni versinler yeter...diyeceğim ama beni kaale alan olmayacak elbette.Bu arada; 1 Nisan günü "Şafak 45" idi. Buradakilerin deyimiyle "Vatan" idi yani. O gün çok yoğundum, buraya yazacaktım sözde ama nasip değilmiş. Bugünse 41 Kocaeli. 4 yıl yaşadığım şehre selam olsun. Önceleri şafak sayma olayına soğuk bakıyordum ama hayli eğlenceli oluyor. Bilhassa plakalara düştükten sonra..
Şafak "Doğan Güneş"i de görürüz inşallah.
Ulusallar Finalleri Zora Soktu
Böyle bir başlığı uygun görmüş Cumhuriyet gazetesi. Çocukluğumdan beri A Mili futbol takımından bahsedilirken, "Milliler" ibaresinin kullanıldığını duymuşumdur. Gerçi, çok da mühim değildir kelimelere takılmak. Lakin ilk okuduğum an garip geldi. Rahmetli Kazım Kanat sürekli Ulusal Takım derdi. Bi de o geldi aklıma. Bütün bunların üzerine bi de kelimelerin ideolojisi hususunda yazmayı planladım. Sonra vazcaydım... Maç hakkında bir şeyler yazayım dedim. Birden oynanan futbola tekrardan sinirlendim... Kuvvetle muhtemel yeterince yorum okumuşsunuzdur maça dair. En iyisi burada bitirmek...Öylesine bir yazı oldu ama idare edin artık. Zaten, "Ulusallar finalleri zora soktu"...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)