* Cuma günü öğleden sonra yemin ettik. Dağıtımımız da oldu. Yine Hadımköy'deyim. Muhabere onbaşıyım şu an. Daha sonra da muhabere çavuş olacağım nasipse.
* Henüz kısımlara ayırılmadık. O da birkaç gün içerisinde belli olacak.
* Yorumlarda ve gelen maillerde askere gitmeyen arkadaşlar sorular soruyor. Hepsine toptan buradan cevap vereyim. İşi fazla yokuşa sürmeden, bir an evvel 4 yıllık bir bölümden mezun olun ve askere gidin. Yaş ilerledikçe ve sivil hayatta belirli bir pozisyonunuz olunca, çok zorlanırsınız. Bunu acemiliğimi yaptığım yerdeki benden yaşça büyük abilerin halini gördüğüm için söylüyorum. Ayrıca evli, nişanlı, sözlü vb. durumdaki arkadaşlarında bol bol hasret çektiği de gerçek.
* Sivil hayatta ne olduğunuzun pek bir önemi yok askerde. Yani elbette eliniz bir iş tutuyorsa yahut bir şeyden ustalık derecesinde anlıyorsanız, askerde de o işle uğraşma ihtimaliniz mevcut , ama benim demek istediğim şey, savcı da olsanız, profesör de olsanız, komutanlardan fırça yerken, herhangi bir ayrıcalığa tabi değilsiniz.
* Askerliğin ilk gününde bizleri karşısına alan bir yüzbaşı, "Arkadaşlar, burada 'öteki Türkiye' ile tanışacaksınız", demiş, ve bazı örnekler vermişti. Dediklerinin çok daha fazlasını bir aylık bir zamanda gözlemleme fırsatımız oldu. Sivildeyken izlemeyeceğiniz televizyon kanallarını izlemek zorunda kalıyorsunuz. Dinlemediğiniz, yahu bu şarkıları dinleyen insanlar var mı, diye düşündüğünüz müzik türleriyle karşılaşıyorsunuz. Türkçe konuşamayan ya da konuştuğunu sanan ama bunu beceremeyen kişilerin varlığına kısa süre içerisinde alışıyorsunuz. Daha önce de bahsettiğim gibi bütün hijyen kaygılarınız yok oluyor bir anda. Nasıl oluyor da bir anda o ortama uyum sağlayabiliyoruz, bunu pek anlamadım.
* Acemilik döneminin akabinde ilk çarşıya çıkışımda, biraz adaptasyon sorunu yaşarım gibi gelmişti. Ama okuduğum, daha evvel yaşadığım şehirde askerliğimi yapıyor olmanın avantajlarını yaşıyorum sanırım. Pek zorluk çekmedim çok şükür. En azından karşı cins görünce, öküzün trene baktığı gibi bakmıyorum. Bazı arkadaşlarımda bu durum fazlasıyla mevcut. Kendileri bunu inkar etse de var (var ulan işte, yalan mı heheh...)
* Askerde blogumu takip eden arkadaşlarla tanışma fırsatı buldum. Bu da benim için sevindiriciydi.
* Saçlarımın Gökhan İnler versiyonu olan haliyle beni gördüklerinde, "yahu tüm bu yazıları yazan Ortega, bu eleman mı şimdi?" diye sormuyorlardır inşallah. Sivilde de saçlarım çok uzun değil ama en azından o kadar kısa da değil.
* Askeriyede ortalama 20 civarı kelime kullanılıyor. Bunlardan 18 tanesi falan küfür dersek, geri kalan iki kelime ise emret(emredersin) komutanım, oluyor işte.
* Cem Yılmaz'ın son gösterisindeki askerlik anıları ve gözlemleri aslında askeri ortamı en iyi özetleyen çalışmadır. Gitmeyen arkadaşlar izlemeli bence. Bilhassa er gazinosu yorumlarının tamamı doğru.
* Cep telefonu olmadan yaşamanın zor olacağını düşünmüştüm ama acemiliğin ilk 2 gününden sonra alıştım diyebilirim. O ilk 2 günde, masadan her kalkışımda elimi cebime atıyor, telefon yokluyordum. Gürültülü bir yere girdiğimde titreşime alayım telefonu düşüncesi oluyordu, ama alıştık sonra dediğim gibi.
* Acemilik yaptığım yerde hamam vardı. Önceleri garipsemiştim ama daha sonra hoşuma gitti.
* Hadise'nin Eurovision için hazırladığı şarkı kışlalarda olay oldu. En çok tutan parça. Hadise hem fiziğiyle, hem de yaptığı dans şovuyla adından en çok söz ettiren kişidir şu sıralar.
* Gazete, internet, ve televizyondan gündemi takip etme lüksümüz var çok şükür. Uçan Hollandalı'nın son transferinin ardından salı günleri daha bi ayrı oldu benim için. Acemilikteyken Uykusuz dergisini aldırıyordum dışarıdan bi de...
* Lig Tv'den de maçları takip ediyoruz fırsat buldukça.
* Uzun dönem elemanların yanında şafak sayma, şafak muhabbeti yapmayı saçma buluyorum. Bugüne kadar da ne şafak saydım, ne de şafak muhabbeti yaptım onların yanında. Geç gelip erken gitmemiz adamlara haliyle koyuyor, bi de bunu başlarına kakmanın manası yok bence.
* İstiklal'i özlemişim. Orada arkadaşlarımla dolaşırken, acemilikten tertiplerimi görmek de ayrı bir tecrübe oluyor. Koca İstanbul'da yer mi yok arkadaş, hepiniz İstiklal'e akıyorsunuz sorusu sorulabilir ama dış dünyanın nabzının en güzel attığı yerlerden biri ne de olsa...
* Askerin gazetesi Şok'tur diyor komutanlar ama ben daha alıp okumadım valla ne yalan söyleyeyim.
* Askerin bisküvisi, çikolatası Eti'ymiş ama. Onu öğendik bir kez daha.
* Süperonline'ın asker kart diye bir uygulaması var. O da güzel. 500 kontörlük kartla ev telefonlarıyla 30 dakikalık, cep telefonlarıyla 9 dakikalık görüşebiliyorsunuz. Fiyatı da 1 lira 35 kuruş. Diğer yerlerde de aynı mıdır bilmem.
* Film izlemeyi özlediğimi söylemem lazım. Gündüz yayınlanan bazı Türk filmleri, ve Trt'nin pazar günü yayınladığı kovboy filmleri izleniyor burada. Onu da belirteyim.
* Neyse, şimdilik bu kadar.
Read More