Yine Bir Ara

Tatil gibi, değil gibi.Yine bir mola diyorum. Bu arada Haziran da bitti şaka maka.. KPSS'ye de girdik. Ümit yok ama.Çalışmayana zor gelir tabii..

Böyle yazı yazmaya biraz ara vereceğim tarzı duyuruların bloglarda yapılmasının eleştirildiğini gördüm son zamanlarda. Bize ne senin arandan demiş? vatandaşın biri bir diğerine. İlk bakışta haklı gibi gözükse de, blog olayı kişisel bir şey. Yazar dün akşam yediğinden de bahseder, ara vereceğinden de..Beğenmeyenler için ekranın sağ üst köşesinde "x" seçeneği her zaman vardır..

Neyse velhasıl kelam..Yokum bir müddet..Fırsat bulursam arada yazarım belki bir şeyler..Finalde favorim İspanya ama rahat alırlar diyemem..Havalar feci sıcak.Buna rağmen beni en anlatan parça şu sıralar "Why does it aleays rain on me?".. KPSS günüydü bugün.O kadar matrak hikayelere şahit oldum ki, bir ara anlatırım diye not bile aldım. Unutmazsam tabii..

Biraz ara verelim..Ne kadar olur, orası belli değil bak. Baştan söyleyeyim.
Read More

En İyi Tür Fİlmleri

Listeyi hazırlayan Amerikan Film Enstitüsü (AFI). Baştan söyleyeyim de, sonradan bana böyle liste mi olur tepkileri gelmesin. Misal benim listem olsa İyi, Kötü, Çirkin filmi olurdu orada..

Animasyon:

1. Snow White and the Seven Dwarfs (1937)
2. Pinocchio (1940)
3. Bambi (1942)
4. The Lion King (1994)
5. Fantasia (1940)
6. Toy Story (1995)
7. Beauty and the Beast (1991)
8. Shrek (2001)
9. Cinderella (1950)
10. Finding Nemo (2003)


Fantastik Sinema:

1. The Wizard of Oz (1939)
2. The Lord of the Rings: The Fellowship of the Ring (2001)
3. It's a Wonderful Life (1946)
4. King Kong (1933)
5. Miracle on 34th Street (1947)
6. Field of Dreams (1989)
7. Harvey (1950)
8. Groundhog Day (1993)
9. The Thief of Bagdad (1924)
10. Big (1988)




Gangster Sineması:

1. The Godfather (1972)
2. Goodfellas (1990)
3. The Godfather: Part II (1974)
4. White Heat (1949)
5. Bonnie and Clyde (1967)
6. Scarface: The Shame of a Nation(1932)
7. Pulp Fiction (1994)
8. The Public Enemy (1931)
9. Little Caesar (1930)
10. Scarface (1983)


Bilimkurgu Sineması:

1. 2001: A Space Odyssey (1968)
2. Star Wars Episode 4: A New Hope (1977)
3. E.T.: The Extra Terrestrial (1982)
4. A Clockwork Orange (1971)
5. The Day the Earth Stood Still (1951)
6. Blade Runner (1982)
7. Alien (1979)
8. Terminator 2: Judgment Day (1991)
9. Invasion of the Body Snatchers (1956)
10. Back to the Future (1985)


Western:

1. The Searchers (1956)
2. High Noon (1952)
3. Shane (1953)
4. Unforgiven (1992)
5. Red River (1948)
6. The Wild Bunch (1969)
7. Butch Cassidy and the Sundance Kid (1969)
8. McCabe & Mrs. Miller (1971)
9. Stagecoach (1939)
10. Cat Ballou (1965)




Spor Filmleri:

1. Raging Bull (1980)
2. Rocky (1976)
3. The Pride of the Yankees (1942)
4. Hoosiers (1986)
5. Bull Durham (1988)
6. The Hustler (1961)
7. Caddyshack (1980)
8. Breaking Away (1979)
9. National Velvet (1944)
10. Jerry Maguire (1996)


Polisiye:

1. Vertigo (1958)
2. Chinatown (1974)
3. Rear Window (1954)
4. Laura (1944)
5. The Third Man (1949)
6. The Maltese Falcon (1941)
7. North by Northwest (1959)
8. Blue Velvet (1986)
9. Dial M for Murder (1954)
10. The Usual Suspects (1995)


Romantik Komedi:

1. City Lights (1931)
2. Annie Hall (1977)
3. It Happened One Night (1934)
4. Roman Holiday (1953)
5. The Philadelphia Story (1940)
6. When Harry Met Sally... (1989)
7. Adam's Rib (1949)
8. Moonstruck (1987)
9. Harold and Maude (1971)
10. Sleepless in Seattle (1993)



Mahkeme Dramaları:

1. To Kill a Mockingbird (1962)
2. 12 Angry Men (1957)
3. Kramer vs. Kramer (1979)
4. The Verdict (1982)
5. A Few Good Men (1992)
6. Witness for the Prosecution (1957)
7. Anatomy of a Murder (1959)
8. In Cold Blood (1967)
9. A Cry in the Dark (1988)
10. Judgment at Nuremberg (1961)


Epik Filmler:


1. Lawrence of Arabia (1962)
2. Ben-Hur (1959)
3. Schindler's List (1993)
4. Gone with the Wind (1939)
5. Spartacus (1960)
6. Titanic (1997)
7. All Quiet on the Western Front (1930)
8. Saving Private Ryan (1998)
9. Reds (1981)
10. The Ten Commandments (1956)
Read More

Burn After Reading-Tanıtım Vİdeosu

Read More

Sinema Dünyasından Haberler

Bond filmlerine alternatif gösterilen Bourne serisinin dördüncüsü, gelecek yaz başlayacak çekimlerin ardından 2010 yılında gösterime girecek. Filmin olay örgüsü Güney Amerika'da geçecek. Dördüncü kitabın yazarı farklı olduğundan, film ekibi senaryoyu kitaba göre değil, üçlemenin orijinal konseptine göre yazacaklarını belirtti.

***

Sin City'den sonra bir diğer Frank Miller uyarlaması 300'ün de devamı geliyor. Filmin yönetmeni Zack Snyder, Miller'in senaryo üstünde çalıştığını, devam filminin öykünün öncesini de anlatabileceğini belirtti.

***

Guillermo Del Toro, Hellboy'un üçüncü bölümünü 2012'deki The Hobbit gösteriminden sonra kotaracağını, Hobbit'te Doug Jones'un da yer alacağını söyledi.

***

Brandon Routh, Holywood.com'a yaptığı açıklamada Superman: Man of Steel'in senaryosunun hâlen yazılmakta olduğunu, 2009 başlarında çekimlere başlayacaklarını belirtti. Marvel'in Avengers projesine istinaden DC'nin JLA (Justice League of America) ekibinin bir beyaz perde uyarlamasında gözüküp gözükmeyeceği sorusunaysa, projenin şimdilik ölü olduğu inancını taşıdığı cevabını verdi.

Read More

Aragones Yine Rötar Yaptı

Elini attığı her takımı ihya eden Hiddink'in, yaşlı kurt Aragones'e (bizim medyanın tabiridir) karşı ne yapacağı merak konusuydu. Rusların rakibini zorlaması bekleniyordu, ama ne var ki, beklenenler olmadı ve İspanyollar ellerini kollarını sallayarak finale çıktılar. Arshavin'in oyuna katkısı olmayınca, Ruslar çok sıradan bir takım izlenimi verdi.

Final maçına bakınca, finallerin takımı Almanya ve buraya kadar maç kaybetmeden gelen İspanya'yı görüyoruz. İspanyollar maçı alır götürür dersek fazla iddialı konuşmuş oluruz, zira karşılarındaki takım Almanya. Hatta şöyle diyelim;Almanlar kupayı kaldırırsa, buna şaşmamak gerek.
Read More

Nereden Nereye

Bir yıl önce Sheffield United formasıyla Premier Lig'den küme düşmüş bir oyuncu olarak Fenerbahçe'ye geldi. Beşiktaş'la anlaşmak üzerindeyken, son anda Fenerbahçe'ye gelmesi nedeniyle,sokak tabiriyle Fenerbahçe'nin elinde patlayacak transferler listesinin en başında yazılıyordu adı. Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finali gördü önce. Chelsea'ya Kadıköy'de gol attı. Daha sonra Milli Takım Aday kadrosuna çağırıldı. Hiç şansı yok dendi. Geri dönecek 3 kişiden biri olması beklendi, buna rağmen kadroda kaldı ve Euro 2008 yarı final maçına ilk onbirde çıktı ve ilk yarı müthiş bir oyun ortaya koydu.. Futbol böyle bir şey işte.
Read More

Apışıp Kalmak

Bir kalecinin apışıp kalması tabirine
en uygun kare bu olsa gerek

Read More

Yeni Başlayanlar İçin Rüştü

Ders 1:
Kaleyi alakasız bir şekilde terk etmek
ve olmayacak pozisyonların
golle sonuçlanmasına sebep olmak


Not: Ekşi sözlüğe "Rüştü'nün babası prezervatif kullansaydı, şimdi finaldeydik entrysini yazan ben değilim. Boşuna mail atıp durmayın.
Read More

Ezberi Bozamadık

Futbol 90 dakikaymış ve hakkaten de sonunda Almanların kazandığı bir oyunmuş. İlk yarı Almanları sahadan ezmemiz müthiş bir olaydı. Buraya kadar şansla geldiğimizi düşünen herkese çok güzel bir cevap oldu. Gel gör ki, galibiyeti garantileyecek skoru yakalayamadık ve Almanlar Almanlıklarını yaptılar ve ilk topta golü buldular.. Sabri'nin rakip oyuncunun rahat bir şekilde orta kesmesine izin vermesi, kademe konusunda yapabileceği fazla bir şey olmayan Mehmet Topal'ın rakibini engelleyememesi..İlk golde kalecimizin yapabileceği bir şey yoktu elbette. O mesafeden topa vurdurursan, golü yersin..

İlginç olan, ilk yarı sahadan sildiğimiz Almanya'nın yine ilk yarının sonunda bizimle aynı sayıda gol atamasıydı. Maçtaki geri kalan her şey hikaye aslında. Bu noktaya bakmak bile yeterli olacaktır.

Gökhan Gönül'ün turnuvada olmaması Terim'in bütün oyun stratejisini derinden etkiledi. Kaybedilmiş maçların ardından şöyle olsaydı böyle olmazdı yorumları sıkıcıdır ama Gökhan Gönül'ün oynadığı bir milli takım dün akşam sağ kanattan 3 gol yemezdi. Bilhassa 1. ve 3. gollerde olan defans zaafiyeti olmazdı.

Aurelio, Ayhan, Hamit, Kazım ve Semih ilk yarı müthişti. Kazım maça çok iyi motive olmuş, bu gerçek.. Ne yazık ki, bir türlü direği geçemedi. Attığımız ilk golde bile direkten dönen topu vardı. İkinci yarı oyundan düştüğünde Terim'in onun yerine birini alma konusunda geciktiğini gördük. Gerçi öyle elinde pek bir alternatif de yoktu tabii. Nitekim 2. ve 3. golde de yine sağ kanadımız otoban gibi kullanıldı. Lahm'ın golünde Kazım'ın düşüp yerde kalması, golün habercisiydi adeta. Bu kısımlar üzerinde şu an için durmak yanlış olur belki de..Bu takım buraya kadar gelmekle bile büyük bir iş yaptı. Tebrik etmek lazım oyuncuları.

Ayrı bir parentez Semih'e açmak isterim. Dün gece harikaydı. Uzun Alman defansını çok hırpaladı. İlk onbir çıktığı maçlarda ekseriyetle etkisiz oluyor demiştik ama yanılttı bizi. Süper de bir gol attı (bu arada Sabri'nin topu oraya kadar müthiş getirdiğini de unutmamak lazım). Bu Milli Takımın santraforu benim dedi adeta.. Semih sen elinden geleni yaptın kupa için ama olmayınca olmuyor işte..

Gruptan çıkamayacağımızı düşünürken, az kalsın finale çıkıyorduk.. Bu takım bize öyle güzellikler yaşattı ki bu turnuvada..Bu yüzden canları sağolsun(bir kişi hariç tabii, o'nu Antalyaspor'dan aldığımız günden beri sevmiyorum yahu..var mı ötesi). Maçı Almanlar kazandı ama hala millet bizi konuşuyor. Bu bile başlı başına irdelenmesi gereken türden bir olay..
Read More

Travis-Sing

Malum 27 Haziran günü Parkorman'da sahneye çıkacak Travis. Gönlümüzde yeri ayrı olan gruplardandır.Hatırlatalım istedik.Why does it always rain on me? çalmak bize daha uygun gelen ama bu sefer daha çok bilinen bir parçaya yer verelim blogda.. Travis söylüyor,sabaha kadar sing sing sing..


baby you've been going so crazy
lately nothing seems
to be goin' right
solo, why d'you have
to get so low
you're so
you've been waiting in
the sun too long
but if you sing,
sing sing, sing, sing, sing
for the love you bring
won't mean a thing
unless you sing, sing, sing, sing
colder, crying over your shoulder
hold her, and tell her
everythin's gonna be fine
surely, you've been going too early
hurry, 'cause no one's
gonna be stopped
na na na na na
and if you sing, sing
sing, sing, sing, sing
for the love you bring
won't mean a thing
unless you sing, sing, sing,
sing, sing, sing, sing
ooh, oh oh oh, ooh
baby, there's somethin'
goin' on today
but i say nothin', nothin', nothin'
nothin', nothin', nothin',
nothin' nothin', nothin',
nothin' so no no no no no
but if you sing, sing
sing, sing, sing, sing
for the love you bring
won't mean a thing
unless you sing,
sing, sing, sing, sing oh,
baby, sing, sing sing,
sing, sing, sing
for the love you bring
won't mean a thing
unless you sing,
sing, sing, sing
Read More

Ezber Bozma Zamanıdır

Gary Lineker'in "Futbol 22 kişinin topun peşinde koştuğu ve sonunda Almanların kazandığı bir oyundur" sözünü bilmeyen yoktur. Turnuvada yaptığımız son 3 maçta, birçok öngörüyü yok ettik. Sıra geldi, esas darbeyi indirmeye..Şu meşhur sözün başrolündeki Almanya'yı yenerek, hem finale çıkmanın, hem de bir kez daha dünya'yı yanıltmanın tadına doyum olmaz herhalde..

26 Haziran sabahı Avrupa Şampiyonasında finale çıkan Milli Takımımızın haberlerini okuruz inşallah..
Read More

Just A Common Man

"i am noone special; just a common man with common thoughts, and i've led a common life. there are no monuments dedicated to me and my name will soon be forgotten. but in one respect i have succeeded as gloriously as anyone who's ever lived: i've loved another with all my heart and soul; and to me, this has always been enough..."

(Noah Calhoun - The Notebook)
Read More

Haftanın Menüsü

Hanidir diğer bloglarda görüp özendiğim ama bir türlü yazmayı hatırlamadığım şeydi bu..Haftanın menüsü yazdığıma bakmayın..Her hafta yazmak bana zor gelir. Canım istedikçe bir liste çıkartırım işte.. Herhangi bir tür kaygım yok..onu da baştan belirteyim..Shuffle ne derse bizde o..

1- Panik- Diskotek
2- Cranberries- Fee Fi Fo
3- Coldplay - Yellow
4- Green Day- Boulevard of Broken Dreams
5- Testament - Alone In The Dark
Read More

Ayırt Ediyorum

Maçın 88. dakikası içindeydik. Evimizdeydik. Oynadığı son 11 resmi maçta sadece 4 gol yiyen rakibimize karşı bir maçta 4. golü atmayı başarmıştık. Rakip artık dağılmıştı. 3 gündür süren baskı organizasyonu sahadaki presle birleşince durum onlar için içinden çıkılmaz bir hal almıştı.
En azından 5 dakikalık bir uzatmayla birlikte, bir gol için fazlasıyla vakit vardı. Bir gol her şeyi değiştirecekti. Gol bulmak mümkün, hatta kolaydı.Ama...

88. dakikada attığı golle hat-trick yapan Tuncay bize her şeyin bittiğini söyledi. Tarihin en garip sevincine imza atarak... Bu ülkenin belki de en yılmaz, en kaderini kabul etmez, en isyankâr, en karakterli(lerinden biri) oyuncusu, bir maçta Avrupa’nın en az gol yiyen takımına 3 gol atan yıldız, ‘Kahretsin’ diye bağırarak sağ kolunu şöyle bir salladı. Ve attı havluyu! Maç o an bitmişti. Tuncay bize takımın içinde bulunduğu ruh halini anlatıyordu.

Daha 5 dakika vardı neresinden baksanız ve bu iş olmayacaktı. Olmadı da! Olan sadece maçın sonundaki korkunç rezalet oldu. Hâlâ utancını yaşadığımız o hezimet, o perişanlık...
İşte beni, belki de hepimizi en çok şaşırtan, bu olaydan, yani İsviçre maçından 3 yıl sonra böylesine bir karakter değişimine uğramış olmamız. Galipken kaybetmiş ruh halinden belki de tarihin en inanılmaz geri dönenine dönüşmemiz.
Peki ne değişmiş olabilir?

Terim’e yapılan ‘herkesi ileri yolladı, inancını kaybetmedi’ şişirmelerini geçiniz. Teknik direktörümüz hep aynı. Sadece ismi değil. O günkünden belki de daha sinirli ve kontrolsüz duruyor kulübede.

Oyuncularını her hatada nasıl acayip bir şekilde haşladığını görüyor olmalısınız. Terim çocuğumun okul takımdaki antrenörü olsa, hemen, hiç düşünmeden alırım çocuğu takımdan. Hatta okuldan. Çünkü almazsam gün gelir ya psikolojisi bozulmuş olarak kendisi bırakır ya da bir Emre Belözoğlu’na dönüşür. Hani ayaklarından çok kolları ve dili çalışan 3 senedir neredeyse hiçbir şey oynamayan bir büyük yetenek. Onun günahı mı bu? Hayır! 18 yaşındayken UEFA yarı finalinde milyarların gözü önünde bir çocuğu döverseniz, o da 25 yaşında sizin için hareket çeker tabii. Hem de bir kez değil. İki, üç kez...

Bu kendinden geçme hali bilinç dışı olsa, hadi yine neyse diyeceğim. Ama çoğu kez değil. Çünkü siz TV’den o kendine has mimikleri, hareketleri izlerken çoğu zaman ona bakan bir tek oyuncu bile olmadığını görmüyorsunuz. Yani aslında bu jest ve mimikler oyunculara değil, delice bir hırsa tapanlara yapılıyor çoğunlukla.
Sonra da intikam. Neden anneleri arıyor muşuz?‘Anne ne anlar futboldan? Utanmıyor musunuz?’ böyle diyor Terim. Ben olsam bunu söylediğim için utanırdım.
Neden anlamasın? Anlamadığını nereden biliyoruz? Yaptığımız işi beyin cerrahlığıyla karıştırmamak lazım. Futboldan anlayan anne bol, emin olun. Anlamak da kolaydır. Misal; Mia Hamm’in ikizleri olunca dünyanın gelmiş geçmiş en iyi kadın futbolcusu unvanı elinden mi alındı? Anlamaz mı artık futboldan? Merak ediyorum Terim’in çevresindeki anneler ne düşünüyor bu açıklama hakkında? Nasıl bir üstü örtülü ayrımcılık bu?

Ya da aslında belki de daha önemlisi: Anneler reklamda oynarken, hem de tam da bu konulu bir reklamda oynarken oluyor da, gazeteci onları arayıp sorunca neden olmuyor? Söylesenize!
Asıl siz ayrımcılık yapmaya utanmıyor musunuz?
Hiçbir değişiklik yok Terim’de. Yanında benim bu ülkede en çok güvendiğim gazetecilerden bazıları hatta ustam da olmasına rağmen olup biten bu! Hiçbir şey değişmiyor. L’equipe’teki makalenin başlığı gibi ‘Terrible Terim’. Saha kenarında planlanmış, ama kontrol dışı bir kibir, öfke gösterisi. Basın toplantısında hesaplaşma, düello çağrıları... Kime olduğu belli değil. Ahmet Çakar’a, Erman Toroğlu’na mı? Neden? Halbuki Terim de, Erman ve Ahmet hocalar medyada neyse teknik direktörlük dünyasında o. Aynı tarz, aynı sivrilik. Aynı kendinden başkasını kabul etmezlik. Aynı ego, aynı aynı...

Ancak neyseki farklı olanlar var Milli Takım’da. Kendini geliştirenler ve ders alanlar. Bu takımı ayağa kaldıranlara, soğukkanlılıklarını koruyanlara bakın, onların değerini bilin.
Tek yumurta ikizi kadro dışı kalmış Hamit’e misal. Hamit, Raşit Çetiner döneminde İsrail Ümit Milli maçının bitimine (29 Ocak 2003) bir dakika kala oyuna alınarak, Almanlar’dan kapılmıştı. Aslında daha iyi görünen, daha parlak bir kariyer vaat eden Halil’di. Belki o olmasa biz Hamit’i alamayacaktık ve çarşamba günü karşımıza Alman Milli Takımı formasıyla çıkacaktı. Bu adam, İsviçre maçında rakip kovalayan değil, kavgayı ayırmaya çalışanlardandı. İşte bu psikolojideki bir genç adam ve onun gibi arkadaşları, cumartesi akşamı diğerlerini, aslında Fatih Terim’i de yerden kaldıranlardı.

Sonra penaltı noktasına hiç kaçmadan, muhteşem bir güvenle, sırtlarını çevirmeden gidenler de onlardı.Şampiyonanın en kötü oyunlarını üst üste oynamasına rağmen bu takım bu mucizeleri üst üste yaratıyorsa işte bu adamların sayesindendir. Her ne kadar şovu yapanlar onlar olmasa da benim şampiyonlarım onlar. Çarşamba elenseler de, finale çıksalar da onlar her türlü takdirin üzerinde olacaklar.

Ben ayırt ediyorum.
Saha kenarında garip şovlar, korkunç kavgalar yapan Terim’in sergilediklerini, temsil ettiklerini değil, İlhan’ın golünden sonra küçük bir çocuk gibi zıplayarak sahaya koşan Şenol Güneş’in anlattıklarını seviyorum. Varsın vizyonu, misyonu olsun ve karizması olmasın.
Ve ona yaptığım bir haksızlık varsa bir kez daha özür diliyorum.

Terim basın mensubu, şovmen ayırt etmiyor, ama ben ediyorum. Ben Emre ve benzerlerini değil, Hamit gibileri seviyorum ve bu takımı bunun için seviyorum.
Ve inanın Güneş’i çok özlüyorum.

Mehmet Demirkol / Milliyet - 24.06.2008
Read More

Hickersberger'in Dileği

Avusturya Milli Takımı teknik direktörü Hickersberger, İspanya-İtalya maçının devre arasında Fatih Terim'le muhabbet etmiş ve de fotoğraf çekilmek istediğini söylemiş..Birlikte fotoğraf çekilmek istemesini de,"Şampiyon hocayla fotoğraf çekilmek istiyorum" diye açıklamış.. İnşallah diyelim..
Read More

Haybeden Gerçeküstü Lakırtılar #10

* Büyük insanların idealleri, sıradan insanlarınsa hevesleri vardır. (Washington Irving)

* İngiliz dili ve edebiyatı bölümünden mezun olabilmem için önümde engel olarak bir ders kaldı. Onun da sınavına geçen pazar girdim..Sanırım mezun oluyorum.

* Yazın geldiğini anlamak için iki sebep; otobüste otururken pantolon kıçınıza yapışıyorsa ve de Demet Akalın albüm çıkarmışsa, emin olun ki yaz gelmiştir.

* Ne kadar "cool" bir insan olduğumu düşünsem bile, bazen öyle anlar oluyor ki, kendimden geçiyorum, kendimi tanıyamıyorum..Misal insanın sevdiği hatun kişinden mesaj alması bu tarz anlardan biridir..En azından benim için öyle..Son dakika golü olmuş gibi seviniyorum. İçim içime sığmıyor.

* Alkol kullanmayan bir insanım ama içiyor olsaydım buna sebep olarak İbrahim Tatlıses'in "Sarhoş" şarkısını gösterirdim herhalde. O nasıl bir şarkıdır be abi..

* Müzik muhabbetine girmişken söylemek isterim ki, Cranberries'den başkası yalan bu piyasada..Tek bir şarkıcı/grup dinleme hakkı tanınsa bana, kesinlikle Limerick tayfasını seçerdim.

* Afet-i Devran bölümünü kapattık. Sebebini sormayınız.

* Feysbuk'ta kendimi tutamayıp katıldığım son grubun adı: Yıldız olsaydınız kime kayardınız?

* Google Analytics süper bir olay. Safa sağolsun haberdar etti beni. Blog kullanıcılarına tavsiye ederim. Adamlar yapmış hakkaten.

* Blogu, Şili ve Kolombiya'dan okuyanların olması beni şaşırtmadı dersem, yalan olur..

* Her halde konuştuğum en son insan olduğun için en iyi röpörtajı elde edeceksin tatlım. Dünyayı değiştirmeye çalışmıyorum. Benim için mutluluk en önemli şey ve eğer mutluysam bunu işlerimde görebilirsin. Sonuç olarak en sonunda tüm yanlışlar ve bahaneler benim üstüme oluyor. Dürüst olmayı seviyorum ve ilgilendiğim kadarıyla yıllara sığdırabileceğim kadar eğlence ve güzel zaman sığdırmaya çalışıyorum. İşte gördün mü, artık bunu kaydettin. Kullan bunu. Bir röpörtajda çok tutkulu olmaya en fazla bu kadar yaklaşabildim. Ne kadar kaldı? Hadi ama, ben sıkılıyorum. (Freddie Mercury)

* Vakt-i zamanında Selçuk Manav'la teşrik-i mesai yapan bir gazeteci abinin, Selçuk Manav'ın 7 dil bildiğini söylemesine ne diyeceksiniz peki?

* Blogu ziyaret edenlerin % 56'sı Internet Explorer kullanıyormuş. Kullandığım tema Firefox'ta daha iyi görünmekte, zaten ben de Firefox kullanmaktayim. Aklıma gelmişken söyleyeyim dedim..

* PSP ile sayfayı ziyaret eden kim? Çok merak ettim valla..Bizim Sharbone mu acep?

*Hata yapmaktan korkmak, ilerlemenin ölümüdür. (Alfred North Whitehead)
Read More

Fatih Terim

Read More

Hayat

Hiç bir kere hayat bayram olmadı ya da her nefes alışımız bayramdı..Evet evet..Böyle bir şey işte hayat..
Read More

The Dark Knight

Film 1 ay sonra gösterime girecek. Hatırlatalım..

Read More

Rüya İçindeki Rüyalar

"Gördüğümüz ya da gördüğümüzü sandıklarımız, rüya içindeki rüyalardır." (Edgar Allen Poe)

Read More

Takımdan Ayrı Düz Koşu

Read More

BanTube

Nereden (ç)aldım: ninjaindisguise
Read More

Ders Alıp Verme Meselesi


Dün gece İspanya-İtalya maçını izlerken, spiker bir ara Donadoni'nin Türk Milli Takımından aldığımız bir ders var, ne olursa olsun maçı bırakmayacaksın, dediğini söyledi. Bundan önce Hırvatların hocası Bilic de "Bu bizim için acı bir ders oldu" demişti. Yine Avrupa futbolunun saygın isimleri de bu minvalde yorumlar yaptılar. Tüm bunları düşünürken aklıma Fatih Terim'in "Ders almam, ders veriririm" lafı geldi. Bu sözü ilk söylediğinde, bu ne kibir arkadaş demiştik. Fatih Terim'e karşı duyduğumuz antipati daha bir artmıştı. Zaman zaman dalga bile geçtik bu söylemle, ama itiraf etmeliyim ki, yanılmışız. Şimdi muhtemelen, çok şanslıyız, bunun Terim'le alakası yok yorumları da olacaktır.Lakin bir gerçek var ki, bu oyunculara o gazı veren kişi Terim'dir. Mağlubiyetlerde nasıl ilk Terim'i eleştiriyorsak, galibiyetlerde de ismini zikretmeliyiz. Sezar'ın hakkı Sezar'a..

Öyle ya da böyle, ortada verilmiş bir ders var ve bu dersi veren kişi Fatih Terim.
Read More

Beni Milan'a Satın

Adriano Gallani yaptığı son açıklamasında "Ya Adebayor'u alacağız ya da hiç kimseyi" demiş. Arsenal cephesi oyuncuyu satmayı düşünmediklerini söylemiş. Berlusconi'nin transfer görüşmesi için randevu talebine de, şu an hazır değiliz mesajı vermişler. Kızını vermek istemeyen, naz yapan baba triplerindeler sanki..Tabi bunların hepsi bizim spor medyamızda okuduğumuz türden rivayetler.Hatırlatmak da fayda var.

Barcelona'nın da oyuncuyu alma girişimlerinde bulunduğu iddia edilmekte. Bir rivayete göre bu transfer için vermeye hazır oldukları meblağ 28 milyon avro.

İtalyan Tuttosport gazetesi ise Adebayor'un Arsenal yetkililerine "Barça'ya gitmek istemiyorum, beni Milan'a satın" dediğini yazmış. Haberin detayında Milan'ın 31 milyon avroya bu işi bitirebileceğini iddia etmişler.

Wenger'in bu olası transferle ilgili yorumlarına rastlamadım şimdiye dek, fakat Adebayor giderse B planı vardır öyle sanıyorum. Zaten geçenlerde Daliy Mail, Wenger'in Santa Cruz'u alma girişiminde bulunacağını yazmıştı. Lakin karşısında bir rakibi olabilir bu sefer..O da Alex Ferguson..
Read More

Aragones Rötar Yaptı

Hakkında Fenerbahçe'yle anlaştığına dair iddialar çıkan, yaşlı kurt Aragones'in takımı İspanya çeyrek final maçında İtalya'yı penaltılarla elemeyi başardı. Hasta hasta izlenilen bir maç, 2.uzatma devresine kadar sıkıntıdan patlamak..Güiza oyuna girince oyunu daha bir dikkatli izlemek, bu kez İtalyanlar kazanmasın diye dua etmek, Güiza'nın penaltı kaçırması...

Gattuso ve Pirlo'nun eksikliği İtalyanları derinden etkiledi. Bilhassa Pirlo'nun yokluğunda hücuma çıkma konusunda sıkıntı yaşadılar. Kenardan yapılan ortaları iyi değerlendiremeyen bir Luca Toni vardı.Nerdeyse her topa kafa vurması ise ilginç bir ayrıntıydı. Öte yandan İspanya'nın en iyisi Silva'ydı. Çok beğendiğimi söylemeliyim.

İtalyan ve İspanyol tribünleri ise oldukça iyiydi. Devamlılık açısından bilhassa...

İspanyollar yarı finalde Hollanda'yı darmadağın eden Ruslarla karşılaşacaklar.İşleri hiç de kolay olmayacak. Bu kesin..

Son olarak şunu söylemek gerek; Hırvatistan, Fransa, Portekiz, Çek Cumhuriyeti, İtalya gibi ekol ülkelerin saf dışı kaldığı bir turnuvada yarı finaldeyiz. Bu bile büyük başarıdır.
Read More

Mükemmel

foto: werol
***
Wraclaw (Polonya) yakınlarında küçük bir göl manzarası..
Read More

Türkiye 7 Güney Kore 0

Bu sefer nostalji serisinde A Milli Futbol Takımımızın eski bir maçından bir video var. 1954 Dünya Kupası İsviçre'de yapılmakta ve bizim katıldığımız ilk dünya kupası olmakta (toplamda 2 adet dünya kupasına katldık gerçi). Grup maçında rakibimiz Güney Kore. Millilerimiz feci gaza gelmiş olacak ki, maçı 7-0 lık bir skorla kazanıyorlar..

Golleri atan isimlerse şöyle; Burhan Sargun (3), Suat Mamat (2), Lefter Küçükandonyadis ve Erol Keskin..



Tribünde uyuyan abilerin olayı nedir, çözemedim bu arada..
Read More

Bu Şehir Girdap Gülüm

Entellektüel olduklarını iddia eden insanlar topluluğuyla bir masa etrafında buluşmuşuz. Mevzu "Atatürk'ü sevmiyorum, Humeyni'yi seviyorum" diyen hatun kişiyle ilgili. Hürriyet gazetesinin "Atatürk'ü sevmiyorum diyen kadın kim?" haberine takmış durumdayız. Vakit gazetesinin benzer başlıklar kullanarak yaptığı hedef göstermeyle aynı olup olmadığını, basının ikiyüzlü olup olmadığını tartışıyoruz özetle. Ben daha çok içime siniyorum ama tartışmak istemiyorum bu konuyu. Gözlem yapmakla meşgulüm. Mevzu ve mekandaki kişiler entellektüel diye, çalan parçalar da o tarz entellikte olacak değil ya (bkz.entel şarkılar), bir anda Gürkan Uygun 'un seslendirdiği "Bu şehir girdap gülüm" şarkısı çalmaya başlıyor. Masadakilerin ilgisini çekiyor. Kim söylüyor bu şarkıyı diye merak ediyorlar. Biraz bekliyorum ve daha sonra başımda gelecekleri bildiğim halde "Gürkan Uygun" diyorum..Nerden biliyorsun? şeklindeki müteakip sualle başbaşa kalıyorum. Söylesem bir dert, söylemesem bir dert. Neyse diyorum, Kurtlar Vadisi dizisinden biliyorum. Hemen simalar ekşiyor, masadakiler birden burun kıvırıyor..O ana kadar fark edilmeyen ben, birden masanın denge elemanı oluyorum. Bütün muhabbet benim etrafımda dönüyor. Önce "faşist" ilan ediliyorum, daha sonra sokaklardaki tüm suçların faili..Ulan ben neymişim meğerse, diyorum kendime. Orada kendini savunsan ne yazar? Bırak hıncını alsın millet düşüncesiyle cevap vermemeye özen gösteriyorum ilk başlarda. "Kahramanın kim? Hitler mi, Polat Alemdar mı?" diyor bir başkası.. Cevaben Hitler'in Psikopatolojisi kitabından sevdiğim bir bölümü aklımda kaldığınca söylüyorum. Haliyle bu alıntıyı nereden yaptığım soruluyor. Ve o esnada Yahudi soykırımdan da sorumlu olduğumu öğreniyorum..

Neyse lafı daha fazla uzatmayayım.Yukarıda aktardığım geçenlerde İstikal'deki bir kafede yaşanmıştır..Az önce bir web sitesinde yukarıda bahsi geçen şarkıyı bir klip yaptıklarını gördüm. Daha doğrusu diziden kesip atmışlar videoyu. Hem videoyu bloga atayım, hem de aradan bu anımı da çıkartayım istedim..

Şarkı öyle ya da böyle hoşuma gidiyor. Kurtlar Vadisi dizisini de mümkün mertebe izlemeye çalışıyorum. İsteyen ucuz milliyetçi desin, isteyen faşist..Açıkçası artık bunlar pek umrumda değil. Sadece sormak isterim, insanları fişlemek için bu denli telaşa ne lüzum vardır?

dip not: biliyorum benden hoşlanıyordun kızıl saçlı kız, ama her şeyi bok ettim..öyle değil mi?


Memati - Bu Å�ehir Girdap Gülüm Remix Yeni Bölüm
Uploaded by felekman

bu şehir girdap gülüm
girdap da mehtap gülüm
feleğin bir suyu var
su değil kezzap gülüm

yiğidin harcı zulüm
yiğidin borcu ölüm
feleğe dayandım gülüm
öldüm de uyandım gülüm
öldüm de gülüm..
Read More

Alonso Olmazsa Arda

Juventus'un Xabi Alonso'yu transfer etmek istediğini biliyoruz. Lakin taraflar bir türlü anlaşmış değil. Bu durum da Juve tarafını fazlasıyla rahatsız etmekte. Corriere Dello Sport ise Alonso'nun alternatifin Arda olduğunu yazmış. Şayet Juve, Alonoso'yu alamazsa, Galatasaray'ın kapısını Arda için çalacak. Haberde iddia edilen rakam ise 6 milyon avro + Sergio Almiron.
Read More

Semi'h Final

Fanatik atmış bu başlığı..Hoşuma gitti doğrusu. Turnuvanın yedek golcüsü namına yakışanı yapacak mı? diye sorduk.Sağolsun şimdiye dek yanıltmadı bizi.

Bu özelliğini de dünyaya göstermiş oldu ayrıca. Yabancı futboseverler bile "Onun neden cankurtaran lakabını aldığı belli" diyor artık.

En son habere göre Hırvatistan maçında sakatlanan Nihat sahalardan 1 ay uzak kalacakmış. Bu kötü haber işte. Elimizde iki alternatif var; Semih ve Mevlüt. Fatih Terim'in tercihini Semih'ten yana kullanacağını düşünüyorum elbet. Mevlüt'ün uluslararası maç tecrübesi yok denecek kadar az. Portekiz maçında takım olarak kötü bir görüntü çizmiş olsak da, Mevlüt'ün o gün iyi olmadığı da bir gerçek.

Öte yandan Semih'in ilk onbir çıktığı maçlarda gol atmayı pek başaramadığını görüyoruz. Yarı finalde Almanya'ya karşı ilk onbir çıkacak. Oyun ilerledikçe gol atamazsak, yedekten gelip bizi kurtaracak biri de olmayacak bu durumda. Umarım Semih, bizi bu konuda yanıltır ve Almanlara unutamayacakları bir ders verir..
Read More

Andrei Arshavin


Andrei Arshavin.. Son Uefa şampiyonu Zenit'in en önemli oyuncusu. Rus ligini ve Uefa kupasını takip edenler onun ne maharetli bir bücür olduğunun farkındaydı zaten.

Euro 2008 öncesi turnuvanın dikkat çekenleri arasında ismi ilk sıralarda zikrediliyordu. Gel gör ki, Andorra maçında gördüğü kırmızı kart sebebiyle turnuvanın ilk 2 maçında boy gösteremedi. Bu da Rusların futbolunu olumsuz yönde etkiledi tabii..

İsveç maçıyla hem formasına kavuştu, hem de kendisinden çok şey bekleyenleri yanıltmayacağını gösterdi. Önce ülkesini çeyrek finale taşıdı, bu yetmezmiş gibi, turnuvanın açık ara favorisi olduğu iddia edilen Hollanda'yı evine gönderen adam oldu.

Daha önce Arda Turan'ın turnuvanın yıldızı olabileceğini yazmıştık. Ne var ki, Andrei Arshavin son iki maçtaki performansıyla bu tacı Arda'dan almış gibi görünüyor.

Hakkında bir ara Arsenal'e gidecek iddiaları çıkmıştı. Bir daha da görmedim o haberleri. Şu an bir kulüple anlaşmış mıdır bilemem..Lakin bildiğim bir şey varsa, her maç oynadığı futbolla fiyatını arttırmaya devam ediyor..

Rusların, dünya futboluna son armağanı diyebiliriz onun için..
Read More

Güiza İstanbul'a Gelecek Mi?

Marca'nın iddiasına göre Güiza geçtiğimiz hafta Münih'e giderek sağlık kontrolünden geçmiş. Fenerbahçe'yle sezonluk 3 milyon avroya anlaştığı da haberde belirtliliyor ayrıca (şu an kulübünden 600bin avro aldığını tekrardan belirtmekte fayda var). Yine Marca'nın haberine göre transfer hala netlik kazanmış değil.. Gerek İspanya'nın hala turnuvada yoluna devam etmesi, gerekse de Güiza'nın İtalyan ekibi Roma tarafından da isteniliyor oluşu Fenerbahçe'nin henüz Güiza'yla resmen anlaşmadığını gösteriyor.

La Liga'nın gol kralı geçtiğimiz günlerde İspanya dışında futbol oynamak istediğini belirtmişti. Şayet Aragones Fenerbahçe'nin başına geçerse, Güiza'nın yolu İstanbul'dan geçebilir..
Read More

Asla Unutamayacaklar

Hırvatlar bu maçı asla unutamayacaklar gibi görünüyor..ki olması gereken de bu. Biz nasıl ayaklarımız yerden kesilmişcesine kendimizden geçmişsek, onlar da tam tersi büyük hayal kırıklığı yaşıyorlar. Yabancı basın "Hollywood bile böyle bir senaryoyu üretemezdi" diyor..Tıpkı bir "Hitchcock" filmi gibiydi onlar için..

Çeyrek final maçında Hırvatların golünü kaydeden Klasnic "Bu şansları devam ederse, yeni bir Yunanasitan olabilirler" demiş bizim için.

Yarı finalde bize hiç şans tanımadığını da eklemiş ama "Bence, Almanlar Türkleri rahatlıkla yenecekler. Çünkü şansları sonsuza dek süremez."

Hırvat taraftarların geneli maç boyunca Türk Milli Takımından daha iyi oynadıklarını, ve bu elenmeyi kesinlikle hak etmediklerini iddia ediyorlar. Onlarca mazaret yazmışlar. Futbol böyle bir oyun işte. Kaybedince çeneniz açılır ve bir sürü mazaret üretirsiniz. Biz yıllardır o aşamadaydık, çok şükür o devreleri atlattık. Gerçi olası bir başarısızlık serisinde aynı kabusu görebiliriz. Orası da ayrı konu.
Read More

Hiddink Farkı

Verkac.org'a Otomatik Portakal bu kez mutlu sona ulaşabilecek mi? başlıklı bir yazı yazmıştık. Yazının sonlarına doğru,"Portakalların bu turnuvada kupayı kazanmaya aday olması, onlara kupayı kazandırmaz tabii ki. Hele ki, Hollanda gibi turnuvaları kötü bitiren bir ekipten bahsediyorsak, orada biraz düşünmemiz gerek."demişiz.

Grup maçlarındaki performansıyla yine herkesin sevgilisi olmuştu Portakallar ama yine bu sempati onlara kupayı getirmedi. Bir gerçek var ki, dün geceki maçtan sonra kimse "Yazık oldu Hollanda'ya" demeyecektir. Çünkü Rusya maçın tamamını domine etti ve yarı finali sonuna kadar hak etti. Sanki sihirli değneği varmışcasına, dokunduğu her takımı ihya eden Hiddink yine iş başında. Turnuva öncesi kim Rusların yarı final oynayacağını söyleyebilirdi ki?

Arshavin her teknik direktörün sahip olmak isteyeceği türden bir maestro. Dünkü futboluyla turnuvanın yıldızı olmaya namzet olduğunu göstermiştir.. Hiddink'in sahadaki beyni adeta. Roman Pavlyuchenko ise Hiddink'in sistemine en uygun ileri uç adamı.

Ruslar finale bir adım ötedeler, tıpkı bizim gibi..İster misiniz bir Rusya-Türkiye finali olsun? Olmaz demeyin..Buraya kadar olamaz, imkansız denen şeyler gerçekleşti hep. Belki de bu rüya devam edecek..
Read More

Who Cares? It's Turkey!

Başlık şu videoya göndermedir.
Bunlar da yabancı forumlardan yorumlar..

*3rd come back win. This is the most entertaining team i have ever seen.


*There's no need for reading magazines so that they can teach you how to be cool...You just watch Turkey national team play and you'll get all the confidence on the planet...


* Semih the life guard displayed why he carries that nick name.

* Turkey should get the 'Most entertaining team' award because they are class. So happy they made it.

* Be real, Turkey's games have been world class and they have a mentality which no team has ever had in a major competition. They are what passion and hope is all about..they indeed are class.

* That ending is why football is the greatest thing on Earth.

*"I'm so glad England are not here to ruin the entertainment of what has been one of the best tournaments I have ever witnessed."


* "The tournament (excluding the Turks) has been average! Its all been about the Turks!"

* "I think Turkey may beat USA to put the first man on mars at this rate, nothing can stop them!"
Read More

Var Mı Ötesi?

Öyle değil..

Böyle susturulur!!!
Read More

Hakemi De Yenmek

Read More

Allah'ım Sana Geliyorum!

Bu maçın yapılacak bir yorumu yok aslında.. Kelimelerin kifayetsiz kaldığı anlardan biriydi.. Onca küfür kıyamet, yenilen golden sonra sinirlenip maçı izlemeyi bırakmak..Akabinde Semih klasıyla gelen hayat öpücüğü
Bunun için doğdunuz!!!

Teşekkürler çocuklar..
Read More

Taraftarı Kaale Alan Var Mı?

Haber şöyle..

"Fenerbahçeli taraftarlar arasında önemli bir yeri olan antu.com adresli web sitesinde, özellikle son günlerde medyada adı sarı-lacivertli ekiple anılan Luis Aragones hakkında olumlu ya da olumsuz çok sayıda görüş yer aldı.

Bir taraftarın "Aragones'e hayır imza kampanyası" başlığıyla açtığı tartışma çok sayıda destek bulurken, sitede başlatılan ankette de "Aragones'i istermisiniz?" sorusuna verilen yanıtların büyük çoğunluğu "hayır" yönünde."

Sadece hatırlatmak istedim..Tümer Metin ve Emre Belözoğlu transferleri, el altından Fatih Terim'le anlaşma çabaları, tribünde yaşanan çileler falan filan.. Şimdi de sormak isterim; böyle bir anketi dikkate alır mı Fenerbahçe yönetimi? Hiç sanmıyorum.. Neden mi? Geçmişte taraftarını kaale almadılar da ondan..

Read More

Şu Rahatlığa Bak Arkadaş


Fotoğraftaki Buffon'un eşi.Adı Alena Seredova. Kendisi sıkı bir futbol takipçisiymiş. "Gigi'nin kurtardığı her pozisyonda heyecanlanıyorum" gibi bir açıklaması da var hatta. Lakin Bayan Buffon'un (böyle de bir olay vardır spor basınında, yabancı bir oyuncunun eşinden bahsederken Bayan X denir..aynı şey bizim topçular için pek geçerli değil ama..misal Bayan Reçber diye bir şey duydunuz mu?) ülkesindeki Alfonso Signorini Show'a verdiği röportajda söylediği sözler çok ilginç. "Buffon'un kurtarışları beni heyecanlandırıyor ama bir bayan olarak kabul etmeliyim ki en seksi iki oyuncu yedek kulübesinde oturuyor"

Bahsettiği isimler kim peki? Fabio Cannavaro ve Marco Borriello. Çok garip hakkaten. Buna samimiyet denip geçilebilir mi acaba? Sanmıyorum..İtalyanları çok iyi tanıdığımı da söyleyemem...ama bildiğim bir şey var; dünya üzerinde evli barklı bir kadının, bir röportaj esnasında başka erkekler hakkında bu kadar rahat konuşması anormaldir..iki kere iki dört..

Buna Bayan Buffon'un rahatlığı mı dersiniz? yoksa "ulan ne geniş mezhepli insanlar bunlar" mı dersiniz..O sizin bileceğiniz iş..Bana ters ama..baştan söyleyeyim de..

Dip not: Bütün feminist tepkileri karşılamaya hazırım..
Read More

Nuno Gomes Tarihe Geçti

Fatih Terim'in çok sevdiği topçulardandır Nuno Gomes.Tabii ki mevzuumuz bu değil. Dün gece çeyrek final mücadelesinde Almanya'ya karşı attığı golle tarihe geçti..

4 farklı Avrupa Şampiyonasında gol atan dördüncü futbolcu oldu. Portekizli yıldızdan önce Almanya'dan Jurgen Klinsmann, Çek Cumhuriyeti'nden Vladimir Smicer ve Fransa'dan Thierry Henry bu unvana sahip futbolculardı.

Öte yandan Nuno Gomes Avrupa Futbol Şampiyonası'nda 14 kez forma giyerek Luis Figo'nun rekorunu da egale etti.

Dün gece Portekiz kaybederek turnuvadan elendi ama Nuno Gomes'in az biraz da olsa mutlu olmak için sebepleri var gibi..
Read More

"2 Gün Daha Bekleyin"

Portekiz turnuvadan elendiğine göre, Ronaldo transferine dair haberler iyice ayyuka çıkar diye düşündüm. Yanılmamışız.. Bugünün en çok konuşulan ikinci haberi durumunda Ronaldo'nun olası Madrid transferi..

Kendisine transferi sorulduğunda "2 gün daha bekleyin..Kararımı o zaman vereceğim" demiş Ronaldo. Artık iyice gitmeyi istediğini belli etmiş ayrıca. Transferde tek taraflı karar alınamadığından bahsetmiş ama "İnsanlar benim neyi istediğimi biliyor" imasında da bulunmuş öte yandan..

Ronaldo'nun gazetelere yansıyan demeçlerine baktığımda şımarık ve bir o kadar ne yaptığının farkında olmayan çocuk havası olduğunu düşünmeye başladım iyice. İspanya'ya gittiğinde dil sorunu yaşar mısın? sorusuna "İspanyolca konuşabiliyorum. Ayrıca sürekli İngilizce ve Fransızca pratik yapıyorum" cevabını vermesi, bunun yanında "Scolari'ye karşı oynamak güzel bir şans olur. Ben onu yenmek isterim, o da beni yenmek ister" demesi de bir garip. Gitmek istiyor musun, istemiyor musun? diye sorarlar adama..

Bu Ronaldo-Madrid flörtünden sıkılan insanlar olduğunu düşünüyorum. Bunlardan biri de şüphesiz Alex Ferguson'dur.. Gitmesi durumunda Fergie'nin hayal kırıklığına uğrayacağı hatırlatılıdğında ise "Bu benim kararım. İnsanlar üzülür mü diye endişe etmiyorum.Bunu ben istiyorum" demiş. ve en son ağzından baklayı çıkarmış "Gitmeye dair düşüncem Şampiyonlar Ligi finali öncesine dayanıyor"

Son olarak artık Chelsea'nin hocası olan Scolari'nin Ronaldo'ya "Şans treni bir kez gelir.Onu kaçırmamaya bak" tavsiyesinde bulunduğu yazıyor haberde. Anlaşılan Scolari bir taşla iki kuş vurarak başlamak istiyor yeni işine. Hem Ronaldo'yu United'dan uzaklaştırarak rakibinin gücünü azaltmak, hem de Sir Alex Ferguson'u sinirlendirerek "Ben geldim" mesajı vermek.

2 gün daha bekleyelim bakalım..
Read More

Scolari'nin Gözyaşları

Euro 2008- Çeyrek Final Maçı
Portekiz 2 Almanya 3


Hemen girişte itiraf etmeliyim ki, grup maçları başladığından beri Almanya ile karşılaşmanın hayalini kuruyorum. Bu yüzden maçın skoru beni fazlasıyla mutlu etti. Umarım bugün güçlü Hırvatistan'a karşı bir sürpriz sonuca daha imza atarak yarı finale çıkarız.

Löw'ün tribünde olması takımın lehine oldu sanki. Shweinsteiger ilk devre sahanın yıldızıydı. Almanlar kendisinden çok şey beklenen Ronaldo'yu da çok iyi kilitledi (bildiğin tuş kilidiydi). İlk goldeki atak varyasyonu mükemmelin ötesindeydi. Tam o golün öncesinde Portekiz'in yıldızları olabilir ama Almanlar daha derli toplu bir takım derken, Bastian Schweinsteiger'in ağları yolladığı topu görünce kendimi "ben demişdim"ci futbbol yorumcuları gibi hissettim.

Açıkçası sahada Portekiz adına bir şeyler yapmaya çabalayan iki kişi vardı; Deco ve Bosingwa. Bilhassa Bosingwa çok iyiydi. Almanların sol tarafını hallaç pamuğu gibi attı ama Nuno Gomes aynı ölçüde eşlik edemedi ona. Yine de Portekiz'in ilk golünü atması ilginçti. Her ne kadar golde Ronaldo'nun topu alışındaki kalite farkı ön planda olsa da, Nuno Gomes golünü atmış oldu.

Maç yayını yapan kanalın sürekli kenar yönetiminlerine odaklanmasına çok takılmış durumdayım. Lakin dün güzel görüntüler yakaladılar. Scolari'nin gözyaşları, Löw'ün keyif sigarası gibi..

Maçı Atv'den izledik. Spiker bir ara Scolari'nin Chelsea'nin başına geçme durumundan bahsetti ama bundan bir olasılıkmış gibi söz etmesi komikti. Adam, 1 Temmuz'da iş başı yapıyor bildiğim kadarıyla. Peki spikerin bundan niye haberi yok?

Gary Lineker, "Futbol basit oyundur; 22 adam 90 dakika boyunca topun peşinden koşar ve sonunda Almanlar kazanır." demiş. Dünkü maç daha iyi olan taraftı Almanya ama iyi olmadıkları halde en azından yarı final oynadıkları çok turnuva izledik. Bakalım Hırvatistan'ı geçip, yarı finalde o çok istediğimiz Almanya-Türkiye eşleşmesine şahit olacak mıyız?
Read More

Aç Kapa Aç Kapa Artema

Geleneksel YouTube kapatma günleri başlıklı yazıda fikrimizi beyan etmiştik bu hususta. YouTube hala erişime kapalı güzel ülkemde. Vtunnel.com adresi vasıtasıyla kullanmaya devam ediyoruz siteyi, lakin işin yolunu yordamını bilmeyen özgür internet kullanıcıları ne yapsın? Bu nasıl iştir, bir türlü anlamadım gitti..

Sürekli aynı lafları söylüyor gibi olacağım ama tekrar sormak isterim; bu yasak nedir? ne içindir? kime yasak koyuyoruz? tepkimiz neye ya da kime? bizler siteye erişmeyince ne oluyor? dünyanın geri kalanı bahsi geçen videoları izlemiyor mu peki?

Yukarıdaki sorulara makul cevap verebilecek devlet yetkilieri var mı bu ülkede? Merak ettim..
Read More

Göztepe'nin 3.Lige Çıkması ve Yalı Grubunun Açıklaması

Futbol takımımız Aliağa Belediyespor'un yarışma hakkını alarak 3. lig çıkmıştır.
18.06.2008


Aliağabelediyespor'un şirketleşen futbol şubesi ile ihale sonrası kurulan yeni şirket yer değiştirmiş ve Göztepe'mizin bir üst ligde mücadele etmesi durumu ortaya çıkmıştır.Takımın renk,tarih ve arması aynı kalacağı belirtilmiştir. Şimdi gelelim bizlerin nihai görüşüne.Öncelikli olarak yapıldıysa yapıldı ve kulübümüz için hayırlısı olsun.Bizler yani YALI Grubu insanlarının en istemediği yollardan biri seçilmiş oldu.Bizler bu takımın en iyi olmasa da çok iyi günlerini yaşadık ve tecrübe ettik,aynı zamanda kötü değil en kötüsünü de gördük ve yaşadık.Buraya kadar inmemizde kulüp kötü yönetiminin payı kadar çifte standartlı bir ligde olmanın dezavantajları ile düşme hızımız ivmeli bir hal aldı.Sahaya çakmak atan Göztepe'mizin sahası kapatılırken ya da rakip takım tribününde olan hadise yüzünden ceza alırken,istanbul takımlarının tüm vergi borçları silinirken kimse ortaya çıkıpta ne oldu hemşehrim demedi.Yerel ve ulusal basın başta olmak üzere Göztepe'mizi bir kenara itti.Bu süreç ne zaman başladı aslında bu süreç hep vardı,bir hegamonyaya karşı duruş sergilerken malesef hep yanlız kalındı.Bu süreç 1999 da takımın Bilgin Holding bünyesine katılmasıyla yine hızlandı,hızlanan süreç aynı zamanda bizlerin denetimindende çıktı.Kongre üyesi olan delegeler sadece romantik bir şekilde dernek üyesiyim demenin ardına malesef geçemedi.Şirketleşen kulübümüz malesef evdeki hesapların çarşıya uymaması sebebiyle başkalarının yönetimine geçti.Altınbaş Holdingin son ihalede takımı alması yeni bir gelişme değil sadece yenilenme anlamına geldi.Şimdi yine kulübümüzde Göztepeli olmayan fakat ortak paydalarda birleştiğimiz oranda aynı yolda gideceğimiz bir oluşum var.Şu anki yönetimi Göztepe'mizin son 6-7 yıldaki yönetimleri ile kıyaslayamayız tabikide.Tekrar o günleri yaşamak(başarı anlamında değil kurum olamama ve kötü yönetilme)istemiyoruz ancak bir iş yapılırken de Göztepelilik hassasiyetini biraz olsun bekliyoruz.Bizler 90 ların sonunda takımı Dinç Bilgin'e vererek bu günleri hazırlamış olduk.Çoğumuzun istemediği birşey olmasının yanında kılpayı legal olarak çıkamamanın da burukluğunu taşıyoruz.Şayet geçtiğimiz sene 3 tane profesyonel lig tecrübeli oyuncu istihdam edebilseydik belki de penaltıyı daha tecrübeli bir oyuncumuz atardı ve iş finalde bitebilirdi.Ya da bir sene daha taraftarın tahammülü olurdu.Evet statü çok saçma,hele önümüzde ki sezon 2 takım 3.lige terfi edecek adaletsiz bir sistem ancak öyle ya da böyle bu sistem çarkına dahil olduk.Neticede ortada kanunsuz bir işlem yok.Federasyon ve UEFA nın kuralları dışına çıkılmıyor,iki tarafta anlaşmış.Bizler ise takımı amatörde ya da süperligde görmeyip her zaman destekleme sözümüzde durmaya devam edeceğiz.Ancak bilinsin ki Teker Teker çıkmayı bizler haketmiştik,biz bunu bugüne kadar takımımızın durumunun olumsuzluğu karşısında bırakmadığımız için haketmiştik ancak iş ticarete endüstriye girdiği için Altınbaş Holdingte harcamalarını en kısa sürede geriye alma isteği ile bu süreci hızlandırmıştır.Bize karşı yapılan onlarca Ali Cengizliğe karşı bir tane de biz yapmış olduk.Hayırlısı olsun.


YALI.ORG
Read More

100 Yıllık Derbi

Fenerbahçe ve Galatasaray..Türk futbolunun en büyük derbisinin 2 tarafı. Aralarında oynanan ilk maçın tarihi 17 Ocak 1909..

100 yıllık bir derbi yani.. Acaba diyoruz, bu 100 yılın hatırına 17 Ocak 2009'da güzel bir maç organizasyonu yapılır mı? Şöyle eski günlerdeki gibi tribünler yarı yarıya olacak misal.. Çok mu iyimseriz yoksa?

Belki de bu tarz bir adım atılması gerekiyor o güzel günlere geri dönüş için..Ne dersiniz, hoş olmaz mı?
Read More

Hepimiz İngilizce Biliyoruz

Bizim memleketimizde herkes İngilizce konuştuğunu zanneder ama esas mevzu öyle midir? Hiç sanmıyorum. İngiliz Dili ve Edebiyatı okumuş, eğitim bilimleri formasyonu alan bir ademoğlu olarak bu hususta fikir beyan etme hakkımın olduğunu varsayıyorum..

Dün, Sultanahmet Parkında gerçekleştirilen Babıali Şenlikleri'ne katıldım. Standları takip etme, ünlü yazarlarla konuşma fırsatım oldu. Şöyle standlar arasında dolanırken, tarihi bir mekanda olmamızdan ötürü turistlerin de standları dolaştığını gördüm. Lakin bir şey garibime gitti. Orada İngilizce bilen adamlar niye standlarda olmaz ve de turistleri bu şenlik hakkında bilgilendirmez.

Turistler arasından bir adet hatun kişi Trt standına geldi, orada duran hatuna "Do you speak English?" diye sordu.. Hatun klasik Türk tepkisiyle "yes" deyince, turist hatun sağlam bir İngilizceyle yardırmaya başladı. "Burada ne oluyor, siyasi bir şey mi? ne yapıyorsunuz, anlatır mısınız?" gibilerinden.. Trt standındaki hatunun denilen şeyleri anlamadığını fark ettim. Bozuntuya da vermiyor ama..Biz Trt'yiz..ti-ar-ti felan diyor. Turist anlamıyor...Şöyle 2 dk. muhabbet devam etti böyle.Ben de o esnada masadaki kitapçıklara bakıyorum. Daha fazla dayanamadım, girdim diyaloglarının orta yerine. Anlattım durumu.Ecnebi hatun teşekkür etti ama bizim yerli plaka hatun feci bozuldu.İyi de ben n'apayım arkadaş? Senin lisedeki İngilizce hocan mıyım ki bana trip atıyorsun? Turist gidince, acaba politik nedenler için burdayız desek ne olacaktı ki? diye sordum Trtci hatuna, hani otamdaki gerilim azalsın diye.Bilemem der gibi baktı, sonra kalktı gitti standdan..

Okuldaki hocalarımız derslerde hep bu durumdan bahsederler. Memlekette herkes İngilizce bildiğini zanneder ama kimsenin doğru düzgün ne bir pratiği vardır, ne de İngilizce konuşmaya cesareti.. Neremiz doğru ki eğri olan bu noktaya kilitlendin kaldın denebilir. Öyle ya da böyle benim bölümümle ilgili bir durum olunca ilgimi çekti, ve de iletişim sektöründe olan bir kişinin, bir başkasıyla iletişime geçemesi çok garip durduğu için paylaşmak istedim..

Everybody knows how to speak English in Turkey..ne sandıydın turist bacı?
Read More

Cenevre Büyüsü

Cenevre kenti ya da daha doğrusu Cenevre Stadı, Euro 2008'de şu ana dek yapılan maçlar arasında en keyif verenine şahit oldu: 2-0'dan 3-2'ye getirdiğimiz Çek Cumhuriyeti maçı.

Bu maç hala dış basında konuşulmakta. Kimsenin bu galibiyeti asla tam olarak anlayamayacağını söylüyorlar. "Her futbolcunun içinde yer almak isteyeceği türden bir masaldı" demiş Uefa.com'dan Pete Sanderson misal.

Bu hikayedeki kahraman bizim Nihat'ımızdı tabii ki..Onun yorumu ise "Bütün maçlarımızı bu stadda oynamayacak olmamız utanç verici" şeklinde olmuş.

Bu stadda sürekli kazandığımızı iddia edemeyiz ama.. Portekiz'e 2-0 yenildiğimiz yerdir aynı zamanda burası. Yine Portekiz'in Çekleri 3-1 devirdiği yerdir.. Sadece bizim için bir uğur söz konusu olamaz o zaman.

Son yıllarda Avrupa futbol arenasında yaşanan en dramatik maçtı 3-2' lik galibiyetimiz. İstanbul'da oynanan Şampiyonlar Ligi finalinden beri böyle bir maça şahit olunmamıştı. Onun da İstanbul'da oynanmış olması gariptir öte yandan..Maça tanıklık edenler arasında Platini ve Blatter'in olması da ayrı bir durum..

Bu şehirde oynanan maçların tüm biletleri satılmış. Bu da toplam 350bin seyirci anlamına geliyor..
Read More

Yunanistan'ı Evine Puansız Yollayan Adam

Dün gece D Grubunda oynanan Yunanistan-İspanya maçında dakikalar 88'i gösterirken, sahneye çıkan Daniel Güiza attığı golle hem ülkesine galibiyeti getirdi hem de son Avrupa Şampiyonu Yunanistan'ı evine puansız yolladı.

Daniel Güiza ismi 2 gündür bizim spor basınında da sıkça yer alıyor. Bir iddiaya göre Mallorca'nın forvet oyuncusu için Fenerbahçe devreye girmiş. Yine aynı iddiada geçen rakamlar ise insanı şaşırtıyor. 27 yaşındaki forvet oyuncusu için Fenerbahçe'nin 15 milyon avroyu gözden çıkardığı yazılıyor. Güiza şu an yıllık 600bin avro kazanırken, Fenerbahçe'nin kendisine teklif ettiği rakam 3 milyon avroymuş. İspanyollar "kârlı anlaşma" diyor.. Kârlı olacak tabii. Aradaki farka baksanıza.

Öte yandan bu haberleri işiten Mallorca taraftarı duruma bozulmuş. Taraftar forumlarında "Güiza satılık değil. O geleceğimizin anahtarı. Taraftarın sesi ve kulüp tarihinin bir parçası" şeklinde muhalif sesler yükseltiyorlarmış bu olası transfer için.

Benim yorumum ne mi? Alın sizin olsun takımınızın geleceği, anahtarı, vesairesi..
Read More

Grup Maçları Bitti, Son Çeyrek Finalist Rusya

Euro 2008'de grup maçları sona erdi. Dün gece D grubunda oynanan son maçlarla birlikte, çeyrek finale çıkan son takım da belli oldu; Rusya. Diğerlerini de hatırlatmak da fayda var: Portekiz, Türkiye, Hırvatistan, Almanya,Hollanda, İtalya ve de İspanya..


***
Bu sıcakta maç izlemek adamı oldukça zorluyor. Maçın kalitesi, pozisyon bereketliliği falan ayrı hikaye. Sadece son 10 dk.ya bakabildim açıkçası. Maçı izleyenler Rusların döktürdüğünden bahseiyorlar. Bense, Ibrakadabra için üzüldüm dün gece. Oyunu kim hak etti kısmına bakmadan hem de..

Amma ve lakin, izlediğim 1o dk.lık bölümde Arshavin'in ortaya koyduğu performansa hayran olmadım dersem, yalan olur. Zaten maç sonrası ön plana çıkan isim olmuş. Roman Pavlyuchenko'nun bir araba gol kaçırıp Luca Toni'ye özendi bir maç oldu son 10dk. itibariyle. Skoru 2-0 olduğu için kimse takılmaz kaçan gollere belki ama Hiddink soyunma odasında bayağı bir kalaylamıştır onu, eminim.. Daha fazla gol atmaları gerektiğini söylemiş maç sonunda zaten.

Maç sonrası röportajlarında konuşan İsveç'in hocası Lars Lagerbäck ise "bu skor acı veriyor" demiş. Doğru söze ne denir?
Read More

Run away

by =zardo

Read More

Avrupa Şampiyonasından Topçu Alınmaz Ama Arda Turan Hariç

Portsmouth menajeri Harry Redknapp, "Bir oyuncunun Avrupa Şampiyonasındaki performansına bakarak, transfer yapmanın iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum" demiş. Böyle söylemesinin sebebi, tek maçlık yıldızlar. Bazı oyuncuların tek maçla yıldız olduğu turnuvalara şahit olduk hakkaten. Bir oyuncu müthiş bir Avrupa Şampiyonası performansı göstermiş olabilir ama bu onun Premier Ligde de iyi olacağını göstermez yorumunu da yapmış Redknapp..

İsviçre ve Çeklere karşı oynadığı futbolla turnuvanın en dikkat çeken oyuncusu oldu Arda. Yeni bir yıldız doğuyor yorumları var dış basında. Bizim hep haberimiz vardı da, reklamını yapamadık size. Galatasaray'ın uzun süredir Avrupa kupalarında başarısız olmasının da bunda payı var tabii.. Dün, Ada basını Arsenal'in de aralarında olduğu Premier Lig takımlarının Arda'yı gözüne kestirdiğini yazmıştı. Bugün de İtalyan basını, Arda'yı konuşuyor. Bay Kibir Fatih Terim okuyor mudur acep bu gazeteleri? Portekiz maçında oynatmadığı Arda'yı tüm Avrupa konuşuyor şimdi..Olaya bak..

Redknapp, Avrupa Şampiyonasından topçu alınmaz dese de, Arda için durum biraz farklı. Arda'yı alan büyük iş yapmış olur. İnşallah bu cuma Hırvatlara karşı yine döktürecek, adını iyice beyinlere kazıyacak..
Read More